Üzerimdeki fazla kiloları atmak için başladığım koşu
macerasının maraton ile biteceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Maratonun kaç kilometre
olduğunu bile bilmiyordum. Şimdi ise bunlar olalı daha 365 gün bile dolmadan ilk
maratonumu bitirmenin heyecanını yaşıyorum.
Programa hastalıklar ve son yılların en etkili kışı denk
gelince çok aksamalar oldu. Neredeyse uzun koşuların yarısını yapamadım ve 2-3
haftada komple programı bırakmak zorunda kaldım. Bunlardan dolayı daha Antalya yolculuğu
başlamadan 6 pace hedefinini bırakıp bir şekilde yarışı bitirmeyi hedefledim
ama düşündükçe 42 km 195 metre gözümde büyüyordu. 26 km’den sonrası tam bir
kapalı kutu olduğundan başıma neler gelebileceğini hayal bile edemedim.
İlk olarak yarı maratona çevirmeyi düşündüm ama sonra özel
hayatımda olan değişiklikleri göz önüne alınca bunun benim için ilk ve tek
maraton koşma fırsatı olabileceğini ve bir daha zaten hiç bir şekilde tam bir
maraton programı takip edememe ihtimalini de göz önüne alınca maratonu koşmaya
karar verdim. Taktiğim bitme noktasına gelince yarı yürüyüş yarı koşu maratonu
tamamlamaktı.
Antalya’ya
vardığımda çok güzel bir hava vardı. Otele yerleşip Lara’daki alışveriş
merkezinden numara, çip ve promosyon malzemeleri aldım ardından şehirde bir tur
atıp akşamı otelde geçirdim. Sabah erken kalkıp yürüyerek yarış alanına gittim.
İnanılmaz bir rüzgar vardı parkın orada ama şehrin içinden gideceğimiz için
yarışı engellemeyeceğini düşündüm. (Yarış güzergahını bilmemenin dezavantajı).
Başlangıç
noktasında gayet güzel bir organizasyon vardı. Üstümü değiştirtikten sonra
emanetleri bıraktım ve start noktasında ısınmaya başladım. Pace gruplarının
oluşturulmadığını gördüğümde hem şaşırdım hem de biraz telaş yaptım. Benim gibi
acemiler için çok önemli bir ayrıntıydı bu.
Kalabalık bir
şekilde başladık ve gayet rahattım. Start öncesi heyecan bir anda yokoldu. 10km
ve Yarı maraton koşanlara takılmadan kendi hızımı korumaya çalıştım. Ardından
10km’ciler dönüş yaptı ve sonra da yarı maraton koşanlar ve o noktadan sonra
koşu ile başbaşa kaldım. Yurt dışında koşup ve orada yarışlara katılım
sayısının çok fazla oluşunun ne kadar güzel olduğunu anlatanları daha iyi
anladım. 21km dönüş yaptığımda artık yalnızdım ve yarıştan çok kendi kendime
koşuyor gibiydim.
Antalya – Lara arası
rüzgar çok kuvvetliydi. Deneyimli koşucuları bile epey zorladı. Bizim gibi
acemiler ise ayakta durma mücadelesi verdi. 27. km’deki yokuşa çıktığımda artık
bitirebileceğime epey inandım ama yürüme taktiğinin olmayacağınıda fark ettim. Bir
su noktasında yürümeye başladıktan sonra tekrar koşamadım. O an anladım ki ya hep
durmadan koşacaktım ya da yarışı bırakacaktım.
Son 5 km
girdiğimde artık epey yıpranmıştım. Yollarda yaya trafiğine açıldığından
koştuğum yönede epey dikkatli bakmam gerekiyordu. Sonlarda artık madalyalarını
alıp dönüş yolunda olanlar epey motive ettiler beni. Finish noktasını geçtğimde
ise bende daha mutlusu yoktu. Artık yürüyecek halim yoktu ve kendimi çimenlerin
üzerine attım. Zaman 4:40:50
Runtalya 2012
üzerine notlar:
- Bitiş noktası ile organizasyon yapılan yer arasında epey fark vardı. Yarış bittikten sonra emaneti almaya gidemedim. Su veren bile yoktu neredeyse.
- Bir gün önce yarışa gelenler için Lara'dan yarış malzemelerini almak tam bir işkence. Bir önceki sene havaalanından da alınabildiğini gördüm. Buna devam edilmeli.
- Pace maker koyarlarsa benim gibi acemiler için daha iyi dereceler gelebileceğini düşünüyorum.
- Güzergah çok güzeldi. Bazı yerlerde öyle bir manzara vardı ki koşmayı unuttup hayal kurmaya başladım bir ara.
- İstasyonda çalışan arkadaşlarda çok pozitiflerdi. Onlarada teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder